Mis gibi yufka ekmek kokusuyla başlayan bir pazarın son saatlerinden selamlar….
Yufka ekmek, geleneksel Türk ailesinin en güzel alışkanlıklarındandır… Bilen bilir tadını, kokusunu.. Bilmeyense eksik yaşar..
***
*Adı “yuvga”” şeklinde Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatit Türk’ünde geçecek kadar eski olan ve bize Osmanlı’dan miras kalan bu güzel ekmek, tadı kadar yapılma ortamıyla da Türk kültürünün en güzel örneği olan yardımlaşmayı da temsil eder. Konu komşu toplanıp yapıverirler birkaç satte; hem çabuk biter, hem her aileye bir sürü ekmek yapılır o ortamda…
Aslında ekmeğe bakınca, yapmak çok kolaymış gibi gelir insana.. Hele bir deneyin de görün! 🙂 O ekmek, sofraya çıkana kadar bakın ne aşamalardan geçiyor:
Ekmeğin yapılacağı günden bir önceki gece, biraz tuz, un ve yeterince su ile hamur yoğurulur. Açıkçası, o hamuru yoğurabilmek için biraz kaslı olmak gerek, çünkü pasta hamurundan daha sert olmalı 😉 Yoğurulduktan sonra fotoğraftaki gibi bezeler yapılır ve genişçe bir kaba hafif unlanarak dizilir.
Sonra da,ertesi güne kadar kurumasın diye, hamurun üzeri nemli bir bezle kapatılır.
Ertesi sabah, erkenden ateş yakılıp üzerine sac koyulur. Yere genişçe bir bez sofra ya da muşamba serilir. Üzerine de 4 ayaklı ekmek tahtaları ve oklavalar konur. Bir kaç kapta da un vardır elinizin altında..
Bezelerden alıp ekmek tahtasına koyulur ve yufka ekmek açılmaya başlanır…
Yufka ekmek açarken yaşayacağınız risklerin bazıları şöyle: hamuru fazla unlayıp acıtmak, az unlayıp yapıştırmak, ya da yuvarlak olması gereken ekmeği yamuk yumuk açmak 🙂 Bunlardan başka zorluğu yok aslında, birkaç ekmek açtıktan sonra kolaylaşıyor 😉
Ekmeğin genişliği yörelerimize, kalınlığı ise tamamen kişinin tercihine göre değişir… Saklama alanınız çok geniş değilse, 50 cm genişliğinde bile yapabilirsiniz!
Açma işlemi bitince, yufka, oklavaya dikkatlice sarılır..Bir kişi pişirip 4-5 kişi aynı anda ekmek yapınca genellikle ekmekler yukarıdaki gibi birikir 😉
Ve sonra yufka, oklavayı döndürerek altı alev alev yanan sacın üzerine serilir.
Sonra da hızlı hareketlerle, odunlu yufka sacının üzerinde yassı ahşap şeklindek da diyebileceğimiz evraaç yardımı ile yufkanın iki tarafı da pişirilir. Pişirilen ekmekler, üst üste konularak muhafaza edilir. Yemek istenildiği zaman da, bir sofranın üzerine tek tek alarak üzerine su serpilir ve üzeri kapatılır. Bir kaç dakika sonra sofra açılıp, ekmek çarşaf gibi katlanır, ve yenir!
İşin ortasında ya da ekmek az ise tüm ekmekler yapıldıktan sonra işin en güzel kısmına gelir sıra: Çevirme faslı!
Çevirme özellikle bizim Adana yöresindeki söylenişidir bu milli yiyeceğin:) Siz onu tüm Türkiye’de “sıkma” diye bilirsiniz 😉 Ama inanın o incecik sıkmaları 5e katlar doyurma konusunda! Bir çevirme iki çayla harika bir sabah kahvaltısı yapabilirsiniz mesela 😉 Çevirmede temelde 3 farklı iç malzemesi kullanılır, bunlar sırasıyla çökelek-patates ve fasulye kavurmasıdır.
Çevirme hamuru, yufka hamurunun aksine mayalıdır. Ve açıldıktan sonraaaaa:)
Afiyetle yenir! Ama çayla tamam mı? Ayran da olur.. ama çay.. çay muhteşem olur!:))
***
Peki ben ne giydim?
Şaka şaka :)) Ne giyecem: bildiğiniz anne bluzu, şalvar, yağlık (tülbent):))) Geleneksel durumlarda geleneksel giyinmekten çekinmek yoktur ki bende! Çünkü tadı o zaman çıkıyor 😉
***
Evinizde ya da size destek olabilecek bir yakınınızın evinde uygun şartlar varsa, yufka ekmeği deneyin derim… Hem sağlıklı hem de yapılma şartlarını bildiğiniz ekmeği yemenin tadını çıkarırsınız…
Denemekten korkmayın… Bırakın yamuk yumuk olsun, bırakın bir köşesi yansın pişerken…Hep beraber yapın ve yiyin.. Nasıl olsa yediğimiz şeyi lezzetli yapan şey onun en az tadı kadar kimlerle yediğimizdir..
Dostlarla paylaşacak bir sürü ekmeğimiz olsun inşallah…
Ve hadi eyvallah!
*wikipedia.org adresinden alıntılanmıştır.
Aysenur Özadin
Hocam maşallah elinize her şey yakisiyo, okumaktan ve fotolarinizdan büyük keyif aldım 🙂 dilimize sağlık , yazılarınızı heyecanla bekliyorm <3
Mine Mutlupoyraz Ataş
Çok teşekkür ederim Ayşenurcum,sevgilerimle! 🙂
Zehra Çiçekli
Hamarat arkadaşım,ne de güzel anlatmışsın,kolaycik gelir şimdi bilmeyene,pek özendik.
Günümüzde geleneklere bağlı kalanlara,kendi eliyle yaptığı doğal ürünleri tüketenlere(benim gibi mesela) farklı bakış açıları var ama takan da yok.
Ben senin içini de dışını da kısa sürede anlayabilmiş dostlarındanım..Ama düşünsene Mine ,seni gören ……
Mine Mutlupoyraz Ataş
Zehra Öğretmenim, ne kadar teşekkür etsem az, beni onure ettiniz yine. Evet aslında dışarıdan bakıp değerlendiren, yani önyargılı insanımız çok. Muhtemelen onların birçoğu şaşırmıştır böyle bir yazıyla ve böyle şalvarla insanların karşısına çıkabilmiş olmama.. Ama siz, ben, sahip çıkmazsak geleneklerimize, kim çıkacak? Ayrıca siz de aynı annem gibisiniz: tam bir Cumhuriyet kadını! Sizden öğreneceğim çok şey var daha… Sevgi ve saygılarımla!
Zehra Çiçekli
Senin gibi herr haliyle modern,donanımlı gençlerin geleneklerimizi bilmesi ve yaşaması ne yazık ki insanlara garip geliyor.Bilmiyorlar ki bunları unuttuğumuz için her geçen gün geriye gidiyoruz.
Yaptıkları takdire şayan arkadaşım,bildiğin yolda devam et,senin gibi örnek öğretmenlere ihtiyacı var bu toplumun.SEVGİYLE .
veli ayata
Eline saglik hocam…
Mine Mutlupoyraz Ataş
Teşekkür ederim sayın hocam:)
Meliha Sevimli
Ellerine sağlık canımm o çevirme ne yenir şimdi olsa mis gibi! çocukluğumda çok yapaardı annemler bende çevirmede yetenekli sayılırım :))sana çokk teşekkür ediyorum geleneklerimize sahip çıktığın için harikasın!
Mine Mutlupoyraz Ataş
:)Melihacım, aklımdasın bir dahaki sefere,sevdiğini bilmiyordum, bağışla:(
Tuğçe BOZOĞLAN
Bizim hamarat kulturlu degerlerini yasatan yetenekli ogretmenimiz İYİ Kİ VARSİNİZ ☺☺
Mine Mutlupoyraz Ataş
Kuzum, teşekkürler.. Siz de yaşayın ve yaşatın lutfen! Sizi seviyorum 🙂
Tuğçe BOZOĞLAN
Salvar size cok yakismis? her zaman tarz
Mine Mutlupoyraz Ataş
Çok teşekkür ederim Tuğçecim! 🙂
Duygu
Nasıl buraya geldim bilmiyorum ama.inanilmaz ozlediğim bir tat, bir an… ne güzel anlatmışsın. Keyifle takip ediyorum bir kaç aydır. Belki bir gün memlekete geldiğimde tanışırız. 💜💜
Mine Mutlupoyraz
Tüm kalbimle diliyorum:)