Özgürlük Veren Kapsül Gardırop

Merhabalar!

Bugün sizlere, tam 10 gün önce “hayatımı değiştiren” bir yazıdan bahsedeceğim…Evet, uzun.. Ama emin olun buna değecek… 😉

***

10 gün önce.. Sosyal medya ortamında gezinirken bir köşe yazısına denk geldim. Başlık ilgimi çekti ve hemen okumaya koyuldum. Zeki ve başarılı insanların neden her gün aynı kıyafetleri giydiğiyle ilgili bir araştırma yazısıydı. Ve yazıda, esasen en az 40 yıllık bir geçmişi olsa da, günümüzde yeni yeni anlaşılmaya ve uygulanmaya başlanan “kapsül gardırop”tan bahsediliyordu. İsmi hemen cezbediyor zaten: kapsül!

(M. Zuckerberg)

A. Einstein, B. Obama, M. Zuckerberg, S. Jobs,D. Barrymore, C. Yılmaz “kapsül gardırop“ akımını, hayatına başarılı bir şekilde uygulayabilmiş tanınmış kişilerden.. Olaya ünlüler, hatta dünyanın neredeyse en zengin adamları da eklenince konu biraz daha ilgi çekmiyor değil…

***

Peki kapsül gardırop nedir?

Kapsül gardırop; minimalist yaşam tarzının önemli bir bölümünü oluşturur ve kişinin gardırobuna bir tür detox yapması, ya da diyet yaptırması olarak tanımlanabilir.

Mantığı çok basittir: Dolabınıza yerleştirdiğiniz daha az parça kıyafet, size daha çok kombin, daha çok mekan, daha çok zaman, daha çok para ve daha çok özgürlük sunar! Yani “az” alırsınız ama “çok” olursunuz!

Diğerlerini atlayıp “Daha az parçayla daha çok kombin” kısmına takıldığınızın farkındayım 😀 Açıklayayım: kapsül gardıropta giymediğiniz veya giymeyebileceğiniz hiçbir şey bulunmadığı için, ve bu gardırop sadece en çok sevdiklerinizden sınırlı sayıda parçayla oluşturulduğu için, ve dahası o parçaları seçerken kombinleri en baştan zaten tasarlamış olduğunuz için daha çok ve daha hızlı kombin oluşturabiliyorsunuz.

***

Kimlerin kapsül gardıroba ihtiyacı var?

500 parça giysiyle dolup taşan rengarenk gardırobunuzun önünde 1,5 saat geçirdikten sonra ağlamaklı bir sesle “giyecek hiçbir şeyim yok” diyorsanız…

Dolabınız, ne tarzınız ne de ihtiyacınız olan onlarca parçayla doluysa…

Her hafta yeni ciciler alıyor ve sonra kendinizi yine o eski favorilerinizi giymiş olarak buluyorsanız…

Bir gri tişörte ihtiyacım var diye bir mağazaya dalıp, arabanın anahtarını çıkarabilmek için bir elinizdeki çantaları dişinize asmak zorunda kalacak kadar alışveriş yapıyorsanız..Ve bu çok sık oluyorsa…

Ve “zaman”, “mekan” ve/ya “para”nın biri ya da hepsi sizin için önemli ve gerekliyse…

O zaman sizin bu değişikliğe ihtiyacınız var… Af edersiniz, eksik yazdım: Bu köklü değişikliğe ihtiyacınız var demeliydim! Çünkü kapsül gardırop, minimalist yaşam tarzının önemli taşlarından birisi olarak, yaşantınızda köklü değişiklikler yapar.

***

Kapsül gardırop nasıl oluşturulur?

Buna vereceğim ilk cevap sizi korkutmasın ama 😉

Öncelikle yapmanız gereken bütün gardırobunuzu-dolabı ve çekmecelerin hepsini- yere boşaltmak. Evet haklısınız, eve hırsız girmiş gibi bir görüntü oluşacak odanızda. Ama bu gerekli. Yoksa nesnel davranmakta zorlanıyorsunuz..

Sonra, giysilerinizi 4 gruba ayırıyorsunuz:

 a.Olmazsa olmazlarınız: İşte bu tam anlamıyla benim tarzım dediğiniz, yıllansa da atmaya kıyamadığınız, onu atmadan aynısını yeniden aldığınız parçalar. Yani en sevdikleriniz! Onlar kalacak!

 b.Belki’leriniz: Geçtiğiniz sezonda bir kere ya giydiğiniz ya giymediğiniz, ve/ya zamanında çok beğenerek aldığınız için elden çıkarmaya kıyamadığınız parçalar. (Bu grubu kolileyip kaldırın, özledikleriniz olduğunda çıkartır dolabınıza koyarsınız)

c.Asla’larınız: Rengi solmaya yüz tutmuş, kol uçları eskimiş, tamamen pamuklanmış, eskiliğinden sökülmeye başlamış, artık bol gelen, artık dar gelen, ve/ya artık asla tarzınızın olmadığını düşündüğünüz, geçtiğiniz bir yıl boyunca da hiç giymediğiniz parçalar. (sevdiklerinize hediye edilebilir, temiz ve sağlam olanları yine sizden daha çok ihtiyacı olan birileriyle paylaşılabilir, iyi durumda olanları ise satılarak elden çıkarılabilir. )

d.Başka mevsimin çiçekleri 😉 Şu anda bahar dolabımızı hazırlıyoruz diye güzün ya da kışın en sevdiğimiz parçalarını çöpe atacak değiliz ya! Elbette onlar da seçilip kaldırılarak, yazın, güzün veya kışın gardırobumuzdan çıkardığımız birkaç parçanın yerini alacaklar.

Ve son olarak da, bu mevsim için gardırobunuzda kalan “olmazsa olmazlarınız”ın eksiklerini saptamak, bir alışveriş listesi hazırlamak, ve alışverişe çıkarak sadece listenizdekileri almak 😉 Bu noktada küçük ve önemli 2 tavsiyem olacak size:

Birincisi; dolabınıza koyacağınız parçaları, her birinin en az 3 farklı kombinle kullanılabilmesi gerektiğini düşünerek seçiniz. Örn: mavi bir kot eteği; mavi gömleğiniz ve stilettolarınızla (1), siyah tişörtünüz ve siyah bez ayakkabılarınızla (2) ve enine lacivert çizgili sweatshirt ve taba western bootielerle (3) olmak üzere en az 3 kombinde kullanabilirsiniz. Dolabınıza koyacağınız her bir parça için bu planı yapmak, size bir avuç kıyafetle onlarca farklı kombin seçeneği sunar ve “ne giyeceğim”diye düşünürken heba ettiğiniz saatleriniz size kalır.

İkincisi ise; listenize yazdığınız eksiklerinizi tam olarak tanımlayınız. Örn: “tişört ve gömlek” yerine, “siyah beyaz enine çizgili salaş tişört ve mavi uzun kollu keten gömlek” yazmak. Böyle ayrıntısıyla tanımladığınızda, ihtiyacınız olmayan renk ve modelde bir tişörte vurulduğunuzda, listenize daha kolay odaklanabilir, planınıza daha kolaylıkla sadık kalabilirsiniz.

Evet, işte size kocaman bir yaşam alanı sunan kapsül gardırobunuz hazır!

Bu noktadan sonra yapmanız gereken şey, önünüzdeki mevsim süresince gardırobunuza yeni bir parça eklemek için para harcamamak ve önceden hazırladığınız kombinlerinizin rahatlığının tadını çıkarmak! 😉

Peki pişman olduğunuz seçimleriniz olursa?

Tabii ki dünyanın sonu değil! Eğer çok mühim bir parça değilse, belirlediğiniz süre bitene kadar o parçanın yerine bir şey satın almamaya çalışın. Eğer “belki”lerinizin içinden biriyle değiştirmek isterseniz hemen yapın. Orada yoksa ve önemli bir parçaysa da elbette kendinizi zorda bırakmak yerine gidin ve “sadece o eksik parçayı” alın.

Satın alacağınız parçalar için minik tavsiyeler 😉

Temel parçaların sade ve şık olması önemli. Sade olmasından kastım taşlı, boncuklu, çiçekli, böcekli olmamaları. Çünkü bu tür ayrıntılar kıyafetlerin eşleştirilme seçeneğini azaltır. Bir de, “Az sayıda kıyafetim olacak zaten, olmuşken en iyisi olsun” diyerek bir basic tişörte 200 lira dökmeyin. Ama genellikle 10 liraya alınan tişörtlerin de uzun ömürlü olmadığını hatırlatmakta yarar var. Sonuçta önemli olan şey, gardırobunuzu her mevsim baştan sona yenilemeyeceğinizi hatırınızda tutarak, farklı mevsimlerde, farklı kombinlerle kullanabileceğiniz temel parçalarınızı seçerken daha özenli davranmak.

Temel parçalarınızı ise kombinlerken takı, fular, kemer gibi aksesuarlarınızı kullanabilir, aynı kombini çok farklı şekillerde sunabilirsiniz. Bazı kapsül gardırop kullanıcıları çanta, ayakkabı ve montları gardıroba dahil etmezken, bazıları onların da sayısını belirleyebiliyor. Sonuçta -uzmanların tavsiyesine göre- dolabınızda iç çamaşırlar, spor yaparken giydiğiniz giysiler ve gece kıyafetleri hariç toplam 30 ile 40 parça kıyafet olmalı. Genellikle “37” tercih ediliyormuş. Yani size kalmış 😉

Bu konuda söyleyeceğim son değil belki ama en önemli şey şu:

Yaptığınız bu “şey”den keyif alın! Bunu bir oyun gibi görebilirsiniz mesela.. Hem de büyük kuralları kesin olan ama küçük kurallarını sizin belirlediğiniz bir oyun.. Sonuçta oyunu kurallarına göre oynamazsanız tadı çıkmaz, değil mi? Bu oyunda kural koyan da, kurallara uyan da siz olacaksınız, ve elbette hata yapan da 😉 Öyle güzel bir oyun ki, canınız istediğinde kendi kurallarınızı yıkabilir, istediğinde kurallarınızı yeniden yazabilirsiniz! (Büyük kurallara dokunmak yok 😉

Yani, asla’larınızı elden çıkarmak istemiyor musunuz? Çıkarmayın. Mevsim ortasında basic de sayılmayan taşlı pullu, bir kerecik giyeceğiniz bir eteğe mi bayıldınız, alın onu. Sayı belirlemek istemiyor musunuz? O zaman sayıların canı cehenneme 🙂 Demem o ki, kendinizi sıkıntıya sokmayın.. Bu oyun sizi germek için değil, aksine üzerinizden tonla yük kaldırmak için yazıldı.

***

Ben başladım bu oyunu oynamaya. Henüz en başındayım yolun. Ama bir adım attım gardırobumdan başlayarak hayatıma “detox” yapmaya. Ne yapıyorum, ne yaşıyorum, bu konuda deneyimlerim nasıl gidiyor, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim..

Bir makale benim hayatımı değiştirdi.. Bakarsınız bu yazı da sizin hayatınızı değiştirir…

Kendimiz olabildiğimiz zamanları çoğaltabilmek, dolu dolu ve korkmadan yaşayabilmek umuduyla..

“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.”

(Shakespeare)

Eyvallah…