Anneannem…
91 yıl yaşamış bir koca çınar…
91 yıla nice gülüşler, ama daha çok çileler sığdırmış, Cumhuriyetle yaşıt Atatürk aşığı bir Türk kadını..
(Fotoğraflar: 29 ekim 2014, anneannemin son 29 Ekimi, Tibet’le 91. yaşgününü kutlarken..)
Onda öyle başka bir tılsım vardı ki dokunduğu hiçbir ruh onu unutamaz ölene dek..
O’nu tanıyıp da nasihatlerinden payını almamış yoktur..
O’na hal hatır sorup hayır dualarına vasıl olmamış yoktur…
O’nun elini öpüp de nuruyla aydınlanmamış yoktur…
Allah’ın izniyle ne namaz ne oruç borcu olan anneannem, hac görevini de hakkıyla yerine getirebilme şerefine erişebilmişti. Kendini önce Allah’a sonra eşine ve evlatlarına adamış, daima kalp kırmaktan sakınmıştı. Sanmıyorum ki; bilmeden kırdıysa da geri onarmadığı bir kalp olsun..
Ondan dayak da yesek-ki bir iki sopa yemişliğimiz vardır belki- yine de koynunda uyurduk..
Hatırlıyorum da, İstanbul’da yaşadığı dönemlerde yılda bir iki kez görebilirdik onu.. Evimize ulaşması gece yarısını bulurdu anneannemin.. Biz ise anneannem gelecek diye uyuyamazdık asla sevinçten.. Gelince de öpüp öpüp koklardık. Omuzlarına masaj yaparken bir sürü nasihat dinlerdik..Bir sürü ama… Asla “öff” demezdik ama.. öyle tatlı anlatırdı ki.. bir de sonunda kendi türkülerinden/ağıtlarından tutturdu mu… işte orda ağlamaktan biterdik…
***
Rahmetli dedemle (1983’te vefat etmiş..) nasıl evlendiklerini anlatırdı.. Küçük yaşta öksüz ve yetim kalmış anneannem..O’na bakan akrabaları 13 yaşındayken vermişler dedeme..
Hikayesi hüzünlüdür.. Evlerine bir gün 3 adam gelmiş. Akrabaları, birinin anneannemi istediğini, iyi bir adam olduğunu, ona vereceklerini söylemişler. Kapı deliğinden bakıp da, birini beğenmiş ama, beni hangisine vereceksiniz diye soramamış ar ettiğinden.. Bilmeden kabul etmiş. Ertesi gün tanımadığı atlı 3 adamın peşine takılmış yürüyerek.. Kilometrelerce gittikten sonra birisi dönüp de “Yoruldun mu Fatma?” diye sorunca anlamış onun “er”i olduğunu.. Kapı deliğinden baktığında beğendiği adammış meğer..
Dedeme 8 evlat vermiş.. 5i erkek (1i sizlere ömür) 3ü kız.. Bir zeytin tanesini 8 parçaya bölüp yedirecek kadar aç kaldıkları günler geçirmişler.. Ama anneannem güçlü kadınmış. Baş etmiş her bir zorlukla. Hatta dedemin “erkekler okusun, kız kısmısı okumaz” diye kızları okula göndermeye karşı çıktığı zamanlarda bile dedemi bir şekilde ikna edip üç kızını da okutmuş; birini hakim, diğer ikisini öğretmen etmiş..
Çok çektirdiği halde kaynanasının karşısından bir tek kelime etmemiş, son nefesine kadar ona sevgi ve saygıyla bakmış bir kadın anneannem..
Genç denilebilecek bir yaşta da “eş”siz kalmış…
Anneannemin bir gün bir rüyasını anlatıp beni ağlattığını hatırlıyorum.. Her anışımda tüylerim diken diken olur…
Bir gün anneannemin komşusu olan bir kadın anneanneme “Fatma teyze, Mehmet amcayı (rahmetli dedemi yani) rüyamda gördüm, elini uzatıyordu bana, dua istiyordu. Bi şeker falan mı dağıtsan acaba, Yasin falan mı okusan” demiş. Anneannem bana bunu ağlayarak anlatırken şöyle dedi: “Eşim..canım eşim..neden gidip başkasının rüyasına giriyorsun..20 yıl oldu seni görmeyeli.. Ben seni özlemedim mi de benim rüyama girmiyorsun..” :(((
Anneannem dedemsiz 31 yıl yaşadı…O’na hasret… 🙁
***
Her ne kadar çok duygusal, çok hassas, hüzünlü bir kalbi olsa da, en bilinen özelliğiydi şakacı olması… Eminim anneannemin şakalarından da nasibini almamış yoktur 🙂 Ben aldım 😉
(Şubat, 2008. Anneannem, odamdaki Atatürk posterlerinin önünde fotoğraf çekilmek istemişti )
Bir gün anneannemi banyo yaptıracaktık. Duşun perde halkalarının ve ahizesinin kırıldığını fark ettiğinde bize: “Hadi bunlar (halkalar) plastik, bunu kemirdiniz de bu demirden (ahize)bunu nasıl kemirdiniz? demişti 🙂 ”
Bir keresinde hastaydı ve annemlerde kalıyordu. Öyle zamanlarda hep yük olduğunu sanırdı, her yaşlı anne baba gibi öz evladından bile çekinirdi..Gideceğim diye tutturunca babam anneanneme gülerek “Bir yere gidemezsin anne, padişah gelse vermem seni!” diyince, anneannem “Padişah istese ben giderim ki!” demiş, hepimizi gülmekten öldürmüştü :)))
Bir keresinde de yine rahatsızdı; bu kez biz onu evinde ziyarete gitmiştik. Eşime “Aç mısın enişte(damatlarına öyle derdi), yemek hazılayım mı?” diye sordu. Eşim “yok anneanne aç değilim, sağol” diyince de anneannem “ohh, ben de kim hazırlicak şimdi kalkıp yemeği dediydim” demişti ve bizi yine gülmekten kırıp geçirmişti :)))))
Anneannem’siz ama onu gülümseyerek anıp durduğumuz bir yıl geçti…
Ne mutlu ona ki; pırıl pırıl evlatlar yetiştirmiş, iyi bir kul, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir Türk, iyi bir insan, iyi bir komşu, iyi bir kaynana, iyi bir dost olabilmiş. Rabbim herkese böyle güzellikler nasip etsin..
Anneannem..Nurluannem..
Bulutlar üstünde uyu…
Pamuklar içinde uyu..
Işıklar içinde uyu…
Peygamberlerin dizinde uyu…
Alnından huriler öpsün…
Saçlarını huriler örsün…
Huriler çiçekler sersin cennetinin yollarına…
Bir Burak taşısın seni cennete…
Oradan hep gülümse…
Oradan hep dua et bize…
Anneannem…
Seni seviyorum..
Seni özlüyorum…
Çok özlüyorum…
…
:…((((((((
meliha atıcı
Ahh kuzumm! sabah sabah karışık duygular yaşattın bana önce ağlattın sonra güldürdün:) ne mutlu ona ki böyle güzel dualarla anacak evlatlar, torunlar bırakmış rabbim bizede arkamızdan dua edicek insanlar bırakmayı nasip etsin!rabbim mekanını cennet etsin inşallah…
Mine Mutlupoyraz Ataş
Canım, teşekkür ederim…Amin.. Bütün bu güzel dualarına can-ı gönülden amin…
Burcu topcu
Allah rahmet eylesin, mekani cennet olsun..
Mine Mutlupoyraz Ataş
Amin..Allah razı olsun..
sema aşcıoğlu
Ben de anneannemi kaybetmiştim,3 yaşındayken.Belki o zaman bu durumu çok anlayamamıştım ama şimdi onu o kadar çok özlüyorum ki…Çok az da olsa hayal meyal hatırlıyorum onun tatlı gülümseyişini,beni çağırışını,canım prensesim deyişini.Hele onu en son gördüğüm gün.Hala dün gibi hatırlıyorum,turuncu,çiçekli bir yastığa koymuştu başını.Üzerinde de yine aynı desende bir yorgan vardı.Başında bembeyaz,uçları çiçekli tülbenti ile hatırlıyorum ben onu hala.Belki biraz geç oldu ama,başımız sağolsun öğretmenim…
Mine Mutlupoyraz Ataş
O güzellikleri unutmak ne mümkün.. Rabbim geçmişlerimize rahmet eylesin Semanurcum..