Merhabalar kitappenguşları ve anneleri&babaları 🙂
Bugün Tibet’le severek okuduğumuz kitaplardan birini paylaşacağım. Yapı Kredi Yayınlarından Feridun Oral’ın kaleme aldığı Farklı Ama Aynı isimli kitabı..
Kitapta kocaman yürekli bir çoban var…
Kocaman yürekli çünkü diğerlerinden biraz “farklı” doğan minik oğlağı fark ediyor ve onu hep otlatmaya heybesinde götürüyor..
Sonra bir gün bu koca yürekli çoban, ön bacakları zayıf olduğu için yürüyemeyen bu “farklı” keçiye hareket edebilsin diye bir bisiklet yapıyor..
Bisiklete binen keçi, ömründe ilk kez kırlarda kendi başına dolaşabilmenin, arkadaşlarıyla gezebilmenin mutluluğunu yaşıyor!
Kırlarda gezerken karşılaştığı, boynuzları çalıya dolaşmış başka bir keçiye yardım ediyor bir gün… Ve sonra o keçiyle sevimli mi sevimli 2 tane -biri siyah biri beyaz – yavruları oluyor…
“Farklı” kelimesiyle ve anlatımıyla bir engel durumuna ne kadar güzel bir bakış açısı kazandırıyor değil mi.. Günümüzde engelliliği bir eksiklikmiş gibi algılayan insanların sayısı maalesef hala o kadar çok ki.. Ve o insanların bu bakış açısıyla yetiştirdikleri evlatları da elbette aynı algıyla büyüyüp gidiyor…
“Hepimiz potansiyel engelliyiz.” diye bir söz vardı çok katıldığım eskiden.. Şimdi ise şöyle diyorum: Biz hepimiz de ZATEN engelliyiz.. “Engel” ne demek? bir hareket veya davranışı yerine getirememe durumu değil mi? O zaman soruyorum BİZe: BİZ her şeyi yapabiliyor muyuz???
Kimimiz çalan müziğe ritm tutamıyor, kimimiz bir iğne deliğinden ipliği geçiremiyor, kimimiz bacakları titremeden kürsüye çıkamıyor, kimisi o kürsüde asla konuşma yapamıyor! Kimi neyin üstüne ne giyeceğini seçemiyor, kimi yüksekten aşağıya bakamıyor, kimi asansöre binemiyor, kimimizse dil öğrenemiyor.. Kimi saçını şekle sokamayıp her gün kuaföre gidiyor, kimi bir hamur dahi yoğuramıyor.. Kimimiz plastik atıkları doğaya gelişigüzel atmaması gerektiğini 60 yaşına da gelse öğrenemiyor, kimimizse her şeye rağmen doğruları söyleyemiyor…
Şimdi soruyorum tekrar: Biz de engelli değil miyiz bir çok konuda??
O zaman bu konuda daha bilinçli olmalı ve bu bilinçle çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Bedenen ya da zihnen engeli olan insanlarımıza, “herhangi biri” gibi davranmalı, herhangi birine davrandığımız kadar ilgili ve saygılı olmalıyız. Fazla ilgi, fazla şefkat ve daha kötüsü “acımak” onlara kendilerini eksik ve kötü hissettirecektir. Biz ne yapmalıyız peki onlar için? Onların hayatlarını kolaylaştırabilmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız.. Ulaşım araçlarımız, parklarımız, mutfak aletlerimiz..vs her türlü engel düşünülerek tasarlanmalı ve gerekli gördüğünüz her anda veya talep ettikleri her anda onlara yardım için hazır bulunmalıyız.. Hepsi bu..
Demem o ki hepimizin yavrularının içinde aslında “koca yürekli bir çoban” var.. Biz sadece onlara yüreklerini açıp göstereceğiz.. Kitaplarla ve sevgiyle…
Eyvallah..
meliha atıcı
Eline, yüreğine saglık dostum! rabbim hepimize böle yüregi güzel evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin !
Mine Mutlupoyraz Ataş
Amin Melihacım, hepimize..:)
zubeude
Koca yürekli annenin de masalı yazılsın.. Engel ancak bu kadar güzel anlatilabilirdi..
Mine Mutlupoyraz Ataş
Zubaydem, canım dostum.. tesekkur ederim..sen de öylesin!