Adana Doğa Yıldız JURASSIC PARK’tan herkese merhabalar!
İstanbul Jurassic Land’den sonra, Türkiye’nin ikinci dinozor temalı parkı olan Doğa Yıldız Jurassic Park 3 Ekim 2015 Cumartesi günü benim gibi fantastik dünya aşıklarına kapılarını açtı! “Doğa Yıldız” ne anlama geliyor diye siz sormadan ben söyleyeyim: Parkın sahibinin ilk torununun ismi 🙂
Not: Evet, dinazor değil dinozor, bkz. tdk.gov.tr 😉
Leman arayıp da “Minaabla, sıkı dur! Sana bi haberim var! Jurassic Park’a gidiyoruz! ” dediğinde kalbim yerinden çıkacaktı! Fantastik dünyayla üniversite yıllarımda tanıştırıldığımda “Benim de bir ejderham olsun!” diye mızmızlandığımı hatırlıyorum 🙂 O zamanlardan bu yana, ejderhalar, kurt adamlar, vampirler, elfler, filmini asla kaçırmadığım kahramanlar olmuştur! Hal böyle iken, her ne kadar hayal ürünü olmasalar da bize çok uzak olduklarından olacak ki, dinozorları duyunca kalbim yerinden çıktı: sanki fantastik bir dünya beni bekliyordu!!
***
Elbette hazırlıklar uzun sürdü! Çünkü mekanın hakkını verecek çekimler yapmalıydık ve materyal gerekiyordu! Jurassic Park film sahnelerini anımsatacak askeri yeşil tonda giysiler, safari temalı parçalar ve tabi ki fotoğrafları renklendirecek aksesuarlar…
Biz ne yaptık? Askeri yeşil av yelekleri ve palaskalar aldık- hani şu kuş avına giderken giyilenlerden 🙂 Dinozor avlamaya gitmiyorduk ama kazara avlanılmaya da niyetimiz yoktu :)))
Safari botlar ve şapkalarımız, fularlarımız ve siyah kıyafetlerimizle, ve pudra ve göz kaleminin önemli yer tuttuğu sahne makyajımızla tam anlamıyla hazırdık çekimlere!!
Parka vardığımızda mekanın sahipleri rahatça çekim yapabilelim diye bizlere basın kartları taktılar: çünkü dinozorları çevreleyen iplerin içine girmek yasaktı ve biz girince diğerlerine kötü örnek olabilirdik 🙂
Parka girdiğimizde resmen büyülenmiştim! 33000 m2 alana serpilmiş 54 dinozor; gerçekmiş gibi görünen derileri, boş bulunduğunuzda sizi korkutabilecek kadar net ve gerçek sesleri, hareket eden boyun, çene ve göz kapakları, nefes alan karınları ve gerçeğiyle birebir aynı ebatlarda oluşlarıyla beni bir kez daha hayran bıraktılar kendilerine!
Heyecandan tam rakamı pek anlayamamış olsam da, 50 küsür metre yüksekliğindeki bu otobur için bile park görülmeye değerdi mesela! Bu arada fotoğrafta beni bulabiliyor musunuz? 🙂
Bu birbirinden güzel yaratıkları incelerken-özellikle otoburları- bir taraftan “keşke şimdi de yaşıyor olsalar” diyordu bir tarafım..
Bir tarafımsa “Mine, ne dilediğine dikkat et!” diyordu 🙂
Çünkü 12 metre uzunluğundaki bu etobur Allosaurus eminim gerçek hayatta asla gıdığını sevmeme izin vermezdi :)))
Dişlerinden fena halde ürktüğümü söylemeliyim: yine de iyi ki bu kadar gerçekçi yapmışlar..Yoksa çekim moduna girmekte zorlanabilirdim 😉
Leman’ın objektifiyle çekimlere başladık vesselam…
Bu en sevdiğim karelerden biri! Biliyor musunuz, arkanız O’na dönük durup gözlerinizi kapattığınızda sesini ve hatta abartmıyorum nefesini bile ensenizde hissediyorsunuz.. Ya da ben fantastik dünyaya her zamanki gibi fazla kaptırmış da olabilirim! 🙂
Bu etobur için de benzer hisleri taşıyorum.. Ama neyse ki bu onlar kadar uzun boylu ve ürkütücü değildi…
Hatta biz ona iyi davranınca, her canlı gibi, o da sevgiyle karşılık verdi ve bizim gibi 32 dişle gülümseyerek bizle hatıra fotoğrafı çektirdi :))
Bu güzelim otobura da ellerimizle bir şeyler yedirmeden geçemedik tabii.. Koca dişli T-rex benzeri dinozorlardan sonra bu dişsiz otobur bana takma dişini çıkarmış nenelerimi hatırlattı :)) Ben de o günlerimi görebilirim inşallah! O günler gelirse “artık tam bir dinozora benziyorum” diyeceğim gururla! 🙂
Geze geze sonunda ağlarla çekim yapabileceğimiz kocaman ve ürkütücü bir dinozor bulabildik! Dinozordan kaçarken ormanda hayvan tuzağına yakalanmış olan dostumu kurtarmaya çalışan Mine var karşınızda…
İşte bir Türk kızında sıklıkla rastlayabileceğiniz bir cesaret örneği: bir eliyle ağları çözmeye çalışırken bir eliyle dinozorun çenesini yukarı itiyor :))))
Fark ettiniz mi bilmiyorum, ama fark ettiyseniz eminim çok gülmüşsünüzdür orman tuzağı sahnemiz için serpme (balık ağı) kullandığımıza :))) sonuçta işimizi gördü mü: evet! Tamam, gülmeyin artık ama :))))
Sanırım çekimlerin en zor kısmı buradaydı çünkü bu ufaklık sürekli başını sağa sola sallıyor ve bağırıyordu!! Bir an gerçekten Leman’ı oradan kurtarmaya çalıştığımı sanıp ağı üzerinden çekip aldım hatta! :)) Ortamın büyüsü işte…
Leman’la bir şeyler tasarlamak, plan yapmak, organizasyon yapmak, rol yapmak, kahve içip sohbet etmek öyle keyiflidir ki, Jurassic Park’ta da zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan 3 saate yakın vakit geçirdik ve hala bitmemişti gezeceğimiz yerler!!
Bu dünyalar güzeli Tarbotaurus’la da sizin için kahkahalarla bir final pozu verdik! Birbirimize ne kadar benziyoruz bu gülüşle değil mi :))))
***
Siz de benim gibi fantastik dünyaya ilgi duyuyorsanız; bir çocuğunuz var ve hayal dünyası gelişsin istiyorsanız; ona yırtıcı hayvanların bile güzel olduğunu gösterip ona “canlı” sevgisi aşılamak istiyorsanız; hadi hepsini geçtim, tatil gününüzü keyifli ve farklı bir deneyimle geçirmek istiyorsanız, bu seçeneği mutlaka değerlendirmelisiniz… Özellikle çocukların keyifle binebileceği hareket eden 6 mini hayvan, iki masal ağacı, top havuzu, zıpzıp ve at binme alanları ve yemek yiyebileceğiniz irili ufaklı mekanlarıyla Doğa Yıldız Jurassic Park sizleri bekliyor! Nerede mi? Adana 100. Yılda, fuar alanının tam karşısında!
***
Sevgili dostum, kardeşim, blogger Leman TATLI’nın bloguna ulaşmak ve bu keyifli günü bir de ondan okumak isterseniz, blog adresi:
http://leman-u.blogspot.com/
Bugün böyle muhteşem bir gün geçirmeme sebep olan Leman’cığıma ve bizi güler yüzleriyle ve ilgiyle ağırlayan Doğa Yıldız Jurassic Park sahipleri ve çalışanlarına kocaman teşekkürlerimi sunuyorum!
Başka bir macerada görüşmek üzere, hadi eyvallah! 🙂
meliha atıcı
sende olmasan nerde ne var hiç haberim olmayacak minecim çokk begendim mekanı, anlattığın kadar varmış. fofgraflarınız çok güzel özellikle balık ağlarına bayıldım çok yaratıcı 🙂 keyifle okudugum bir yazı ellerine sağlık;)
Mine Mutlupoyraz Ataş
Çok sevindim! Beraber tekrar gideriz umarım:)