Merhabalar!
Bazı şehirlerimiz hala karla uyanırken sabaha, bazı şehirler yine cennete dönüşmeye başladı bile…
Demem o ki, İstanbul’un tadı gelmiş.. Yazın sıcağı, kışın karı, güzün yağmuru yok şu anda İstanbul’da! Taptatlı bir güneş var gördüğünüz anda çimlere uzanma hissinizi kabartan… İşte ben de geçen hafta İstanbul’un bu taptaplı güneşinden faydalanma şansı buldum…
Bir konser sebebiyle gittiğim bu seyahatimde adalara da gittim ve sapsarı güneş, yemyeşil ada ve masmavi denizin cennete dönüştürdüğü manzarayla dinlendirdim gözlerimi ve ruhumu…
Seyahatin en güzel taraflarından biri vapurla, yaklaşık 2 saat süren bir yolculukla adaya varmak..Deniz öyle güzel hazırlıyor ki sizi varacağınız huzura, o huzura eriştiğinizde hiç şaşırmıyorsunuz…
Büyükada İskelesinden gördüğünüz manzara: kat kat yükselen; sesi de, tozu da, kovalamacası da içinde saklı kalan uzak mı uzak bir İstanbul..İskeleden adaya geçtiğinizde ise, sadece insan, martı ve rüzgar sesi kalıyor geriye.. Gözlerinizi kapattığınızda, sanıyorsunuz ki “cennet” böyle bir yer..
Henüz geldi Nisan.. Ada, denize düşmüş kocaman bir zümrüt parçası gibi duruyor.. Göz alıcı..Huzur verici…
Köpeklerin kedilerle, kedilerin de kuşlarla barış içinde yaşadığı bir yer düşünün dersem biraz daha iyi tanımlamış olurum sanırım adayı… Hatta bir şey daha eklemeliyim bu muhteşem tasvire: adada hiç araba yok! Hiç! Dolayısıyla egzoz dumanı, motor ve korna gürültüsü de yok!Trafik de yok, koşuşturmaca da!
Hal böyle olunca size de sessiz araçlarla seyahat etmek düşüyor.. Bisikletler ve faytonlar yani :)Bi saatlik bisiklet turuna 10tl, Büyükada fayton turuna ise 75 tl ödüyorsunuz.. 4 arkadaş paylaşırsanız aslında gayet uygun bir ücrete geliyor 😉
Gezerken o kadar eski binalar görüyorsunuz ki, fotoğraf çekerken deklanşörün sesinden etkilenip yıkılacak sanırsınız..
Eski evler arasında yemyeşil sarmaşıklar en sık karşılaşacağınız manzaralardan biri.. Zaten bisikletle gezerken de çok hızlı ilerleyemiyorsunuz etrafınızı seyretmekten 🙂
Ada; mimarisiyle, sıradan taş duvarlara yapılan resimleriyle, küçücük hediyelik eşya dükkanlarından dağılarak kulaklarınızın pasını silen musikisiyle tam bir “sanat” adası.. ve Büyükada’nın kendisi de zaten Tanrının bir sanat eseri…
Bisiklette yorulduktan sonra en iyi giden şey Büyükada’da fayton keyfi…
Faytonla “olmayan lunapark”a varıp, orada, ormanın tepe noktasında, atların eyersiz gezdiği bir ortamda ince belli bir çay içip gezinize devam edebilirsiniz… Sonra göreceğiniz manzara ise şöyle:
Vaktiniz olursa adada görebileceğiniz, Hristiyanlığın eski hac mekanlarından sayılan Aya Yorgi kilisesi var, ki bizim vaktimiz sınırlı olduğundan göremedik ..
Adada en rahat bulacağınız yemek elbette deniz ürünleri.. Envai çeşidini bulabilirsiniz ve gerçekten pişirme konusunda da çok başarılılar. Biz, kıyı şeridinde kolaylıkla bulabileceğiniz Lido adındaki restorantı tercih ettik. Ve hiç pişman olmadık;)
Gece eğlenceleri konusunda, bu mevsimde biraz sığlar.. Sadece “Pepe” adında canlı müzik yapılan bir cafe-bar tarzında hoş bir mekan var. Başka bir alternatif yok 😉 Adaya gelir gelmez -biz- turistlerin yaptığı şey hemen bir taç alıp takmak ve tüm günü onunla geçirmek.. İsterseniz, adadan ayrılırken ada magnetleri yanında bu taçlardan da hatıra alabilirsiniz..
Erkekler için de bu kaptan şapkaları çok tutulan hediyeliklerden 🙂
Tam anlamıyla detox etkisi yaratan bir 24 saatten sonra, enerjimi toplayıp, ruhumu dinlendirip, masmavi bir nefesi de ciğerlerime doldurup ayrıldım adadan..
Son sözüm: İstanbul’a yolunuz düşerse değil, sırf bu ada için buraya gelin!Ruhunuzun eminim buna ihtiyacı vardır 😉
Hadi eyvallah…
NOT: Faytonlar konusunda bir okuyucumun paylaşımı sayesinde öğrendim ki, atlar hiç de insanca olmayan koşullarda çalıştırılıyorlar ve ömürleri neredeyse 10da 1e düşüyor 🙁 Bu yüzden bir daha asla fayton keyfi yapmamaya karar verdim.. Beni bu gerçekten haberdar eden sevgili Deniz Erbil’e teşekkür ederim.
meliha atıcı
Canım dostum ruhumun ve bedenimin yorgun oldugu şu günlerde bu yazın ve fotografların ilaç gibi geldi bana! umarım bir gün gidip görmek nasip olur… önerilerin için çok teşekkürler :))
Mine Mutlupoyraz Ataş
Keşke beraber gidebilsek 🙂
meliha atıcı
ahhhh ne güzell olur!
MERYEM
Adeta sizinle adayı gezdim. En çok merak ettiğim yerlerden biriydi.Sıradan bir yer veya çok önemli bir yer … Eğer Mine Hocamın sözcükleriyle buluşursa devleșebilir…söylemekten bıkmayacağım ifade etme gücünüze hayranım.
Mine Mutlupoyraz Ataş
Meryem hocam, sağ olun .. müteşekkirim desteğiniz için.. 🙂